Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ramazan ayının üçüncü iftarını Küçükçekmece’deki Filenin Sultanları Öğrenci Yurdu’nda kalan kız öğrencilerle gerçekleştirdi. Akabinde erkek öğrencilerle çay sohbetinde bir ortaya gelen İmamoğlu, öğrencilere kıymetli iletiler verdi.
İmamoğlu, öğrencilere hitaben yaptığı konuşmada, “Cumhuriyetin pahalarını koruyun. Demokrasiye kıymet verin. Adil olmaya, hayat uzunluğu adil olmaya kıymet verin. Hak, hukuku müdafaaya ehemmiyet verin. Doğayı, kentlerimizi, ülkemizin her kaynağını müdafaayı ehemmiyet verelim daima birlikte” dedi.
İftar programına İmamoğlu’nun yanı sıra CHP Parti Meclisi Üyesi Turgay Özcan ve Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi de katıldı. Öğrenciler tarafından alkışlarla karşılanan İmamoğlu, toplumsal sorumluluk ve gençlere verdiği pahası bir kere daha vurgulamış oldu.
İmamoğlu, kız ve erkek öğrencilere yaptığı konuşmalarda özetle şunları söyledi:
“İstanbul’da beni en çok etkileyen, en çok keyifli kılan…”
“Yurtlarımızı çok önemsiyorum. İstanbul’da beni en çok etkileyen, en çok memnun kılan yaptığımız hizmetler ortasında, çok özel bir yere koyduğum işlerin bir tanesi de yurtlarımız. Hem kız yurtlarımız hem erkek yurtlarımız güzel bir sayıya ulaştı. Yeni yurtlarımız da şu anda gelmekte Mecidiyeköy’de, Kadıköy’de. Gücümüzün yettiğince de biz yurtlarımızı çoğaltmak istiyoruz. Ve yurtlarımızı aşikâr bir kalitede, aşikâr bir düzeyde tutarak, Türkiye’ye örnek olmasını da istiyoruz. Fizikî özellikleriyle, güvenliğiyle, temizliğiyle, hizmetleriyle, sunduğu imkanlarla, fırsatlarla çok özel bir pozisyonda olmasını da istiyorum. Yurtlarımızda kalan gençlerimizi devir periyot birtakım etkinliklerimizde konuk ediyoruz. İştiraklerimizde, kurumlarımızda, aşikâr ünitelerinde staj imkanları sunuyoruz.
“Bizim başlattığımız bu gelenek, yarın sizlere emanet olacak”
Daha dün üzere diyoruz lakin 5 yaşını bitirdi yurtlarımız. 6 yaşına gidiyor. İleride 10 yaşında, 15 beş yaşında olacak. Burada kalıp, yetişip, hayata dair çok hoş işlere imza atan muazzam bayan yöneticiler, bayan siyasetçiler, bayan bilim insanları, öğretmenler, teknik beşerler, başarılı beşerler olacaksınız. Buradaki anılarınızı unutmamak, hatta ‘İBB Öğrenci Yurtları’ markasını desteklemek için de yarınlarda artık sorumluluğu ve bayrağı sizlere bırakacağız tahminen de. Bırakmalıyız. Siz, buraları korumalısınız, geliştirmelisiniz. Tahminen sayılarını arttırmalısınız. Yarın bir gün ortanızdan çok başarılı, çok para kazanan iş insanları çıkabilir. Onlardan buraya gelip dayanak olan, yardım eden beşerler olur. Münasebetiyle sizi burada konuk eden bu yurtların kalıcı bir biçimde var olmasını sağlamış oluruz daima bir arada. Sonuçta bizim başlattığımız bu gelenek, yarın sizlere emanet olacak.
“Gurur duyduğumuz bir iş öğrenci yurtları”
Her insanın kendi ferdî ömrüne, kendi şahsî görüşüne, bakışına, giysisine, kuşamına, ailesine, yaşadığı yöreye, her şeyiyle hürmet duyan ve hakikaten her birisini tek tek önemseyen bir bakış açısıyla sizlerle ilgileniyoruz. Biz diliyor ve istiyoruz ki; yurtlarımızdan genç kızlarımız, genç erkekler, her biriniz aslında düzgün bir eğitim periyodu geçirin ve bu ülkeye ve hatta insanlığa yararlı bireyler olun. Temennimiz, dileğimiz bu. O bakımdan gurur duyduğumuz bir iş öğrenci yurtları. Natürel öğrencilerimizin eksikleri olabiliyor, zahmetleri olabiliyor. Onlarla da ilgileniyoruz. Açıkçası bu devirde en çok zorlanan, hayata dair külfet çeken hususlardan bir tanesi de ebeveynlerin çocuklarını okutabilme problemleri olabiliyor. Bilhassa kent dışına yollamaları sırasında doğan zorluklar birçok aileyi etkileyebiliyor. Hatta bazen öğrencilerin eğitim ömrünü dahi etkileyebiliyor. Gidemeyenler bile olabiliyor. O bakımdan öğrenci yurtlarımızın işte tam da bu eksiği kapatma sorumluluğu var.
“Cumhuriyeti ve demokrasiyi niçin çok seviyorum ve içselleştiriyorum?”
Cumhuriyeti ve demokrasiyi niçin çok seviyorum ve içselleştiriyorum? Beşerler ortasında farklar olabilir. Beşerler ortasında, evet bir ailenin fazla varlığı vardır, bir diğer ailenin yoktur. Lakin temel olan, Cumhuriyetin ve demokrasinin olduğu yerde, toplumsal devlet anlayışının olduğu yerde birtakım mevzular vardı ki, hiç kimse eksiğini yaşamamalıdır. Bunlardan bir tanesi eğitim. Mesela bu kadar özel eğitimin Türkiye genelinde bu kadar ağır bir biçimde var olması, aslında çok da uygun bir şey değil. Aslında bizim devlet olarak, her konuttaki çocuğumuza, okul öncesi eğitimden üniversiteyi bitirene kadar ya da meslek eğitimini alana kadar, onu yalnız bırakmayan, onu düzgün bir mesleğe hazırlayan ve şayet parası olmasa bile, parası olanla olmayan ortasında fark bırakmayan kalitede eğitim veren kurumları, sizlerin önüne fırsat olarak sunabilme mecburiyetimiz var. Şayet bir toplumsal devlet, bir cumhuriyet, bir demokrasi anlayışı ve bir eşitlik anlayışı var ise… Bizim ülkemizin temelinde bu hisler var. Bugün birtakım eksiklikler yaşanıyor. Lakin inşallah daima birlikte bunları da aşıyor olacağız.
“Cumhuriyetin pahalarını koruyun”
Ben de bir köy çocuğuyum ve köy çocuğu olarak büyüdüm. Lakin bugün İstanbul’da belediye başkanlığı yapıyorum ve sizlere hizmet etmenin keyfini, onurunu, gururunu yaşıyorum. Bu, beni en üst düzeyde sizlere borçlu kılan bir durum. Birebir formda sizlerin de yeterli yetişerek, ülkenize, milletimize ve insanlığa yeterli hizmetler sunmanıza katkı sunma sorumluluğumuzu bir formda yerine getiriyoruz. İşte onun için Cumhuriyetin pahalarını koruyun. Demokrasiye değer verin. Adil olmaya, hayat uzunluğu adil olmaya değer verin. Hak, hukuku muhafazaya kıymet verin. Doğayı korumaya önem verelim daima birlikte. Kentlerimizi, ülkemizin her kaynağını… Sahiden güçlü olmamız gereken, varlıklı yaşamamız gereken bu cennet vatanın, bu toprakların üzerinde ne yazık ki hak ettiğimiz düzeyde değiliz. Çok daha yeterli olmak zorundayız. Çok daha yeterli bir geleceğe uzanmak zorundayız. Bütün bu uygun dileklerimle ve temennilerimle Ramazan ayında, bu iftar sofrasında sizinleyim. Bütün bu dileklerimi ve temennilerimi, hepimiz ismine bir dua olarak kabul edin.
“Çok şeyi sorguladığımız bir devrin içindeyiz”
Belki çok şeyi sorguladığımız bir devrin içindeyiz. Mesela ben, açıkçası, nasıl bir devirden nasıl bir periyoda gidiyoruz, kısmını çok fazla sorguluyorum. Bu bahiste çok çalışma yapıyoruz ve yaptırıyoruz. Dünya, enteresan bir evrede şu an. Tahminen de çok yakın bir vakit dilimi sonrasında şöyle bir tanım yapacağız: ‘Bugünden evvelki, bugünden sonraki dünya’ diyecek kadar büyük değişimleri yaşayabilir dünyamız. Hem teknolojideki gelişmeler hem dijital sistemlerin kestirim edilemeyen düzeye ulaşması, işte yapay zeka başka bir gündem, birçok mevzu dünyanın gündeminde. Alışılmış bunun yanı sıra dünyanın farklı riskleri var. Kutuplaşma, insanların birbirine karşı, daha doğrusu ülkelerin birbirine karşı daha fazla zıtlaştığı bir devirdeyiz. Biraz güç gösterisi ya da bir ülkenin öbür bir ülkeyi, hani tabiri caizse, zaptı altına almayı, kararı altına almayı kendine prensip edinen, bu türlü sahiden dünyanın çok da tahammül edemeyeceği anlayışlara sahip birtakım otoriter akılların var olduğu bir devirdeyiz.
“Bu devirde çoklu önlem almalıyız”
Şimdi bu devirde, çoklu önlem almalıyız. En kıymetli önlemin birinci alanı burası. Yani gençler. En değerli önlem. Nedir o? Geleceğe düzgün hazırlanması koşul olan bir jenerasyondan bahsediyoruz. Mesleğiyle, donanımıyla, eğitimiyle, aldığı bilgilerle, yarın dünyanın neye muhtaçlığı var, ülkelerin neye muhtaçlığı var, Hangi meslekler öne çıkacak? Bu çerçevede çok âlâ hazırlanan bir genç nesile muhtaçlığımız var. Hakikaten bu fırsatı kaçırırsak, ülkemizi bomboş problemlerin içerisinde boğar isek, ülkemizin eğilmesi gereken eğitim, teknoloji, üretim, tarım, sanayi, kültür, sanat, hayatla ilgili nitelikli işlerin üretildiği yaratıcı kesimleri bütün bu alanlara sevk etmezsek, büyük bir fırsatı kaçırırız ve bedeli çok ağır olur. Ve bu bedel, inanın en çok sizin sırtınıza binecek yük haline gelir. Bu bağlamda ben, bugünkü sorumluluğumuzu, bugünkü vazifemizi elbette çok önemsiyorum. Onun için bu fırsatları, bu imkanları, öğrenci yurtlarını, bursları, elimizden geldiğince, yapabildiğimiz kadar sizlere ulaştırmayı düşünüyoruz.
“Attığımız bu adım, kamuya ilişkin yurtlara bir standart manasında örnek haline geldi”
Bunlar, bizim önceliklerimiz değil sevgili kardeşlerim. Yani bizim yapmak zorunda olduğumuz hizmetler de değil. Fakat biz, bunu birkaç istikametiyle yapmak zorunda hissettik kendimizi. Bir; kâfi değil. Yetersizliği gidermek için. İki; bir kalite standardına gereksinimi vardı öğrenci yurtlarının. ‘Biz, en kaliteliyi yapalım ki, kaliteli yurtlara dönüşsün bütün yurt hizmetleri’ dedik. Yani bir nevi, ‘Kalitenin ölçüldüğü merkez bizim yurtlarımız olsun’ dedik. Üçüncüsü de doğal bu yurtlarımızda maddi olarak sunduğumuz birtakım imkanlarla bir arada, birebir vakitte birtakım toplumsal imkanları da sunmanın itinasıyla iştiraklerimizde, kurum, kuruluşlarımızdaki staj imkanları, faaliyetlerimizin bir modülü olma imkanları, istekli olabileceğiniz birtakım hususlar… Bütün bu çerçeve, sizlerin İstanbul’u daha uygun yaşama, İstanbul’da daha nitelikli bir öğrenci hayatı geçirme ve bütün bu fırsat alanları aslında sizin için tıpkı vakitte bir hayat okulunu en güzel halde hayatınızı sürmeniz manasına gelecek. Bu bağlamda attığımız bu adım, hakikaten o regülasyon normlarıyla birlikte, yurt alanında birçok okula, birçok yurtlara, daha doğrusu kamuya ilişkin yurtlara bir standart manasında örnek haline geldi. İnşallah daha fazla yaparız.”
