BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ TAM 30 YIL EVVEL ANLATMIŞTI
Alparslan Türkeş’in kızı, İYİ Parti Milletvekili Ayyüce Türkeş, terör örgütü üyelerinin silah yakmasıyla başlayan süreci kıymetlendirdi, “Kimse Başbuğ Türkeş’i ve onun mirasını kendine çamaşır suyu yapamaz” dedi. Türkeş’in bir de muhalefete daveti vardı: Şu anda her şeyden evvel düşünmemiz gereken; vatanımızı böldürmemek, bayrağımızı indirmemek olmalı. Aziz Atatürk’e ve Cumhuriyetimize dört elle sarılmalıyız.
MHP’nin kurucusu Sayın Alparslan Türkeş’in kızı olarak teröristlerle müzakereyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bırakın Alparslan Türkeş’in kızı olmayı, teröristlerle müzakereye olumlu bakacak hiçbir Türk vatandaşının olduğunu düşünmüyorum. Herkesin çok güzel bildiği üzere Başbuğ Alparslan Türkeş, terörle ve teröristle ortasına çok net ve kesin çizgi koymuş bir başkandı. Kendisi kurmay albay ve tarihi çok düzgün bilen bir kişi olduğu için PKK kılıfıyla oynanan oyunun gerçek yüzünü de tahlil edebiliyordu. Öncelikle Başbuğ Türkeş terörist başı Öcalan’ın ve onun aparatı PKK’nın katiyetle emperyal güçlerin aparatı olduğunu çok net söylerdi.
Terörist başının Kürtçe bile bilmediğini PKK’lı teröristlerin birçoklarının gayrimüslim olduğunu, Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgesinde yaşayan vatandaşlarımızı temsil etmediklerini daima anlatırdı. Türkiye’nin hiçbir vakit Kürt kökenli vatandaşlarıyla sorunu olmadığını, Ulu Atatürk’ün Cumhuriyet’i kurarkan Türkiye’nin her bölgesinden ileri gelenlerle birlikte günlerce oturup konuştuğunu ve bu ulu devleti daima bir arada üniter devlet olarak kurduğunu, bu topraklarda yaşayan, vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkese Türk dediğini tekraren anlatmış, 85 milyon olarak Türk milletinin sahiden cumhuriyet sayesinde, Atatürk sayesinde bir millet olmayı başardığını vurgulamıştır.
Yaşadığımız topraklar göz önünde ve talep edilen topraklar olduğu için emperyal güçler daima burayı yönetme isteğine sahipti. Daima de sahip olacak. Türkler 1000 yıldır buraya yaşamayı başarmış bir millettir. Türk devleti, Türk ordusu güçlüdür. Onu yıkmak isteyen hiçbir güce papuç bırakmamıştır. PKK’ya karşı da muvaffakiyet kazanmıştır ve terörle gayrette dünyaya örnek olmuştur.
Bu uzun girizgahın, bugünkü görüntüyü açıklamak için bir manası var değil mi?
Tüm bu gerçekler varken, bu millet bölmek, bu devleti yıkmak isteyen ve 55 bin mühendisin, askerin, bayanın, çocuğun, bebeğin, öğretmenin katili olan teröristbaşıyla aziz Türk devleti neden görüşüyor, meyin müzakeresi yapılıyor Serap Hanım, bunu anlamak mümkün değil.
Pazarlık yok deniyor, lakin Ekim’den beri nedir bu süreç? Teröristbaşı, terör örgütü ve bunların meclis uzantısının her açıklaması başka bir fiyasko, farklı bir ultimatom içeriyor.
Bunu hiçbir Türk vatandaşının, hele hele Başbuğ Türkeş’in kızı olarak benim kabul etmem mümkün değil. Teröristbaşı, fikirleri yanlış anlaşılmış, hepimizin aslında çok yanlış tanıdığı bir insan, bir aydın falan değil. Bu adam bebek öldürme buyruğu verebilen, binlerce kişinin katili bir cani. Millet bu türlü bir şeytanın başlattığı bir sürece nasıl bakacak? Bu aymazlık, bu hesapsızlık toplumu çok kalın çizgiler ile ayrıştıracak! Aksine bir sosyolojik döngüye zorlamak bu. Bir hocamızın tabiriyle “Kimliğimizi Tevhidden Teslise” evirecekler güya. Siyasi seçkinler istedi diye toplum bilakis bir sosyolojik evrime girmez fakat kırılır. Bu süreci yaşamak, bunlara şahit olmak natürel ki beni çok üzüyor. Bilhassa burada babamın en büyük miraslarından olan MHP’nin başat aktörmüş üzere sunulması, MHP’nin genel liderinin babamın mezarında teröristbaşını kurucu lider ilan etmesi hiç kabul edilir bir şey değil. Teröristbaşını kurucu lider ilan edenler, terörist başını ve grubunu alkışlayanların Türkeş ile işi olamaz. Başbuğ Türkeş, terörist başının Türkiye’ye canlı olarak girmesinin sonucunun bunlar olacağını ta 30 yıl evvel çok net anlatmıştı. Ne acıdır ki kendi kurduğu parti hem bu caniyi idamdan kurtardı hem de onu Başbuğ’un manevi huzurunda kurucu başkan ilan etti. Bunların hesabı sorulacaktır. Herkes istediği yoldan gidebilir ya da istediği yola sapabilir ancak kimse Başbuğ Türkeş’i ve onun mirasını kendine çamaşır suyu yapamaz.
ADAM CUMA TERÖRİSTTİ, CUMARTESİ CUMHURBAŞKANI
Sürecin Erdoğan’ın sonsuz adaylığının önünü açmaktan bağımsız olduğunu düşünüyor musunuz?
Menfaatler kesişti diyelim. Bu yaşananlar, 100 yıllık Büyük Ortadoğu Projesi’nin şekillenmesiyle ilgilidir. Emperyal güçlerle Tayyip Erdoğan’ın menfaatleri kesiştiği için işbirliği yapıyorlar. Fakat Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu toprakların bedelini ödedi, bu sonları kanla çizdi. Bir kişinin ikbaline feda edilecek toprağımız yok bizim. Bu topraklarda kelam sahibi olmak isteyenler, kendilerine takviye olacak yöneticilere her türlü kapıyı açıyorlar, her türlü takviyesi veriyorlar.
Colani de bir günde cumhurbaşkanı oldu, tüm dünya gözünün önünde. Adam cuma günü aranan HTŞ teröristiydi, cumartesi Suriye Cumhurbaşkanı oldu. Fazla kelama gerek yok. Burada Türkiye’de uygulanan başkanlık sisteminin yan tesiri de açıkça ortaya çıkıyor. Bu o denli bir sistem ki, seçilmek isteyen insanı marjinal kümelere rehin hale getiriyor. Sayın Erdoğan da gelecek seçimler için güya “biz bir ümmetiz” retoriğini kullanmanın peşinde.
İCRA, İFLAS, YOKSULLUKLA BİRLİKTE DOLANDIRICILIK DA ARTIYOR
TÜİK datalarına nazaran, Türkiye’de geçen yıl 2 milyon 682 bin 673 kişi vilayetler ortasında göç etti. İstanbul hem en fazla göç alan hem de en fazla göç veren vilayet oldu. Göç etme nedenleri incelendiğinde 479 bin 622 kişinin eğitim 512 bin 370 kişinin ise daha âlâ konut ve ömür şartları nedeniyle göç ettiği görüldü. Ekonomik datalar berbat. İcralar, iflaslar ödenmeyen kredi kartları ve ortaya çıkan dolandırıcılık tablosu. Eski icra müdürü ve hukukçu Mustafa Zafer’e sordum
Maaş artırımlarının tartışıldığı bu günlerde ekonomik tablo bize ne söylüyor? Yurttaş öde-melerini yapabiliyor mu?
Son periyotta ne yazık ki kişisel tarafta bankaların alacakları epey arttı. Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi Ferdî kredi kartı borcundan ötürü yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı 2025 yılı Mayıs ayında 162.617 iken; birebir periyot için kişisel kredi borcundan ötürü yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı ise 171 bin 123 oldu. 2025 yılı Ocak-Mayıs devrinde, bir evvelki yılın birebir devrine nazaran kişisel kredi yahut ferdî kredi kartı borcundan ötürü yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı yüzde 39 artarak bin 39 kişi oldu.
Risk Merkezi datalarına nazaran, Mayıs 2025 itibarıyle ferdi kredi kartlarını da içeren ferdi kredilerde tasfiye olunacak alacaklar bir evvelki yıla nazaran yüzde 177 artış ile 199 milyar TL oldu. 1 Ocak 2025- 14 Temmuz 2025 tarihleri ortasında 5 milyon 397 bin 476 yeni icra takibi açılarak toplamda borçlular hakkında 24 milyon 075 bin 384 icra takibinin tahsili için cebri icra süreçlerine devam edilmektedir.
Peki bu durum şirketler açısından nasıl?
Şirketler açısından da işler çok parlak görünmüyor. BDDK haftalık bilgilerine nazaran şirketlerin bankalara 14 Trilyon 952 Milyar 205 Milyon lira borcu bulunmakta. Bu sayı sahiden şimdiye kadar açıklanan en yüksek datalar ortasında. Tıpkı devirde şirketlerin ödeyemediği 246 milyar 336 milyon lira borç tarafından ise bankalar çoktan icra takibine geçti.
Tabii gelinen bu noktada nakit akışı bozulan şirketler devayı konkordatoda buldu. Konkordato takip sitesinden elde edilen datalara nazaran, 2024 yılının birinci altı ayında 605 borçlu hakkında konkordatoda süreksiz mühlet kararı verilmişken, bu yılın birebir devrinde bin 259 borçlu hakkında süreksiz mühlet kararı verildi.
6 MİLYONUN ÜZERİNDE BELGE VAR
Tüm bu ortamda dolandırıcılık da artıyor değil mi? Her gün İçişleri Bakanlığı’ndan ihtar bildirisi geliyor telefonlarımıza…
Ne yazık ki toplumun ekonomik taraftan dezavantajlı bölümleri (emekliler, konut hanımları ve üniversite öğrencileri) başta olmak üzere birçok kişi dolandırıcıların tuzağına düşmüş durumda. Adalet Bakanlığı tarafından son olarak yayınlanan istatistiklere nazaran 2015- 2024 yılları ortasında dolandırıcılık hatası tam yüzde 41 artmış durumda. Birebir periyotta hırsızlık hatasında yüzde 4 oranında bir azalma gözlemlendi.
Bu istatistik bize aslında son devirde yaygınlaşan internet kullanımı ve data güvenliğinin sağlanamaması nedeniyle cürüm tiplerinde de konjonktüre bağlı bir değişim olduğunu gösteriyor. Hala Cumhuriyet savcılıklarında 6 milyonun üzerinde soruşturma belgesinin takibine devam ediliyor ve bu hataların değerli bir kısmını ne yazık ki internet üzerinden yapılan dolandırıcılık belgeleri oluşturuyor.
