Prof. Dr. Bülent Cavit Yüksel, kolorektal kanserinin dünya genelinde en sık görülen kanser cinslerinden biri olduğunu, erken teşhis ve tertipli tarama testlerinin bu hastalığın önlenmesinde ve tedavisinde büyük bir fark yarattığını söyledi.
Prof. Dr. Yüksel, ailesinde kolorektal kanser hikayesi olanlar için tarama testlerinin ehemmiyetini vurgulayarak, “Kolorektal kanser, genetik faktörlerin güçlü bir formda etkilediği bir hastalıktır. Aile hikayesi olan şahıslarda risk, genel nüfusa kıyasla bariz halde artar. Bilhassa birinci derece akrabalarında kolorektal kanser tanısı olan bireylerin, standart tarama yaşından daha erken bir devirde taramaya başlaması gerekiyor. Birinci derece akrabalarda, bilhassa 50 yaşından evvel kolorektal kanser tespit edilmişse bu, aile üyelerinde genetik bir yatkınlığa işaret edebilir. Bu türlü durumlarda, tarama testleri 40 yaşından itibaren ya da aile üyelerinde kanser tespit edilen yaştan 10 yıl evvel başlanmalıdır” diye konuştu.
‘TARAMA TESTLERİ İHMAL EDİLMEMELİ’
Prof. Dr. Yüksel, kolorektal kanser taramalarında kullanılan prosedürler ile ilgili, “Kolonoskopi, kolorektal kanserin erken teşhisinde altın standarttır. Poliplerin tespiti ve çıkarılması, kanserin oluşumunu engelleyebilir. Bunun yanı sıra gaitada kapalı kan testi ve öbür non-invaziv testler de tarama programlarına dahil edilebilir. Kolorektal kanseri genetik faktörlerin yanı sıra hayat biçimiyle da bağlıdır. Sağlıklı bir diyet, sistemli antrenman ve ülkü kilonun korunması, risk faktörlerini azaltmada kıymetli rol oynar.
Ancak aile hikayesi olan bireyler için bu tedbirler tek başına kâfi değildir. Tarama testleri kesinlikle ihmal edilmemelidir. Kolorektal kanserden korunmada genetik yatkınlık büyük bir risk faktörü olsa da erken teşhis ve sistemli takip sayesinde hastalığın önüne geçmek mümkündür. Aile hikayesi olanlar, taramalar sayesinde kanser riskine karşı bir adım önde olabilir. Bu yüzden, risk faktörlerini bilen herkesin tabipleriyle tarama programları hakkında görüşmesi gerekir” dedi.
