İYİ Parti Küme Başkanvekili Turhan Çömez, “Kapalı kapılar arkasında pazarlık yürüyor, ‘Türkiye, PYD/YPG’yi tanısın ve bir seremoniyle PKK buradan ayrıldı diyelim ve Türkiye, PYD’yi tanısın’ dediler. Bunun çalışmalarını Hakan Fidan sürdürüyor ve önümüzdeki günlerde İmralı canisinin kelamda bir daveti, akabinde bir seremoniyle 3-5 teröristin silah bıraktığı imgeler, ondan sonra bizim yıllarca ‘terör ordusu’ dediğimiz yapının legalize olması” sözlerini kullandı.
Çömez, bu açıklamalarının akabinde, son günlerde gazetecilerin gözaltına alınmasının akabinde kamuoyunda tartışılmaya başlanan basın özgürlüğü ile ilgili de değerlendirmelerde bulundu. Çömez, basın özgürlüğünün değerine vurgu yaparak, hükümetin medyaya yönelik baskılarını eleştirdi.
Gazetecilerin gözaltına alınması ve sorgulanmasıyla hukukun ayaklar altına alındığını belirten Çömez, şunları söyledi:
“Halk TV’de olanları, bir konuşmanın kamuoyuyla paylaşılmasını basın etiği açısından sorgulayabilirsiniz. Bunun sorgulamasını ilgili merciler yapar. Şayet bir soruşturma açmak istiyorsanız ve buna dair bir kanun unsuru de bulmak istiyorsanız, haberleşmenin saklılığının ihlaliyle ilgili 132. maddeyi tartışabilirsiniz. Lakin her iki durumda da ortada bir katalog kabahat yoktur ve bununla ilgili yapılması gerekenler aşikardır. İki satır yazı yazarsınız ve dersiniz ki, ‘Bu mevzuda tabirinizi alacağız.’ Bunlar bildiğiniz terörist muamelesi yapıyorlar. Türkiye’nin tanıdığı, her gün ekranlarda olan ancak hepsinin ortak özelliği iktidarın yaptıklarına ‘hayır’ diyen muhalif gazeteciler olması. Teker teker alınıyor, götürülüyor, sorgulanıyor, sabaha kadar tutuluyor ve dün gece Suat Toktaş Silivri’nin soğuk koridorlarına gönderildi. Ancak bunu yaparken bile hukuku ayaklar altına aldılar. Güya bir teröristmiş üzere sorguladılar. Allah aşkına ne oluyor bu ülkede? Neden, kimden korkuyorsunuz ve korkarak ya da korkutarak koltuğunuza sahip çıkacağınızı mı zannediyorsunuz? Medya denince aklınıza yalnızca yandaş medya mı geliyor? Size itiraz edenler, sizin yaptıklarınıza ışık tutanlardır asıl gazeteciler. Gazetecileri, size ‘hayır’ diyenleri gece yarısı ofislerinden alıp soğuk zindanlara gönderiyorsunuz. Her Allah’ın günü ekranlarda olan saygın sunucuları ve gazetecilere kimlik denetimi yaptırıyorsunuz, ceberrut bir polis devleti haline getirdiniz bu ülkeyi lakin uyuşturucu kaçakçılarına, çetelere, teröristlere gelince sesiniz çıkmıyor.”
“İnsan öldürmüş, ömür uzunluğu ağır mahpusla yargılanan bu terörist devlet kurumlarında çalışmaya başladı”
Yenidoğan çetesi davasında öne çıkan isimlerden Fırat Sarı ve hastasına uyuşturucu vererek tecavüz ettiği gerekçesiyle tutuklanan doktor Tunca Aybar’ı hatırlatan Çömez, iktidarın sıhhat ve adalet siyasetlerini eleştirdi. Çömez ayrıyeten, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın öldürülmeden evvel Hizbullah üyesi olarak aranan doktor Nizamettin Gökçen’in yakalandıktan sonra şizofren olduğu gerekçesiyle özgür bırakıldığını ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra uydurma bir isimle ASM’de çalışmaya başladığını açıkladı. Çömez, Gökçe’nin ASM’de çalışmasına ait şunları söyledi:
“İnsan öldürmüş, ömür uzunluğu ağır mahpusla yargılanan bu terörist devlet kurumlarında çalışmaya başladı. Mevzuyu Meclis’e getirdim ve AKP’nin doktor olan Grup Başkanvekili diyor ki, ‘Bütün bunlardan sorumlu İstanbul Tabip Odası’dır.’ Vaktin Vilayet Sıhhat Müdürü kendi ünitesinde çalıştırıyor bu adamı. Uydurma isimle doktorluk yapan bir terörist, devlet makamlarında en üst kademelerde hekimlik yapıyor ve bu ortada da mahkeme kendisini aramaya başlıyor ve bunlar diyor ki, ‘Biz sorumlu değiliz. Olsa olsa İstanbul’daki Tabip Odası sorumludur.’ Olay ortaya çıkınca da alıp başını gidiyor. Türkiye bu türlü yönetilmez. Sokaklarda açlığın, sefaletin kol gezdiği, hukukun ayaklar altına alındığı bir ülkede beşerler keyifli olmaz. Güç ve erk sahipleri bütün bunlardan habersizcesine attıkları her adımda siyasal ikballerini gözetiyorlar.”
“İsrail Hermon Dağı’nı işgal etti, hava üsleri kuruyor”
Çömez, Fırat Irmağı’nın doğusunda bir Kürt yapısı oluşturmaya çalışıldığını ve yeni tahlil süreci bir kesimi olarak Türkiye’nin YPG/PYD’yi önümüzdeki günlerde tanıyacağını sav etti. Çömez’in savı şöyle:
“Suriye, Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde ortadan bölündü. Fırat’ın doğusunda bir Kürt yapısı oluştu, batısında ise HTŞ’nin hakimi olduğu bir alan oluşturuldu. HTŞ diyor ki, ‘Biz İsrail’le çatışmayız, İran’la hengame ederiz.’ Bu esnada binden fazla hava saldırısı yapılarak Suriye’nin batısındaki bütün mühimmat depoları yok edildi, sağlam kalan silahların hepsi de PYD/YPG’nin eline teslim edildi. İsrail Hermon Dağı’nı işgal etti, hava üsleri kuruyor. İsrail askerleri Ortadoğu’nun gözetleme merkezlerine yargıçlar, en yüksek zirvenin denetimi kendilerinde. Bütün haber alma ünitelerini oraya kurdular. Kapalı kapılar arkasında pazarlık yürüyor, ‘Türkiye, PYD/YPG’yi tanısın ve bir seremoniyle PKK buradan ayrıldı diyelim ve Türkiye, PYD’yi tanısın’ dediler. Bunun çalışmalarını Hakan Fidan sürdürüyor ve önümüzdeki günlerde İmralı canisinin kelamda bir daveti, akabinde bir seremoniyle 3-5 teröristin silah bıraktığı imajlar, ondan sonra bizim yıllarca ‘terör ordusu’ dediğimiz yapının legalize olması.”
