CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Radyo ve Televizyon Üst Şurası’nın (RTÜK) kararıyla 10 gün müddetle ekranı karartılan Sözcü TV’nin tekrar yayına dönmesi üzerine yaptığı açıklamada yaşanan durumu “Türkiye demokrasisi açısından bir utanç” olarak kıymetlendirdi. Özel, Sözcü TV’ye uygulanan cezanın sırf kanal çalışanlarını değil, direkt halkı etkilediğini belirterek, “Bir televizyonu kapattığınızda yalnızca o kanalın muhabirine, çalışanına ya da işverenine ceza vermiyorsunuz; halkın haberi almak istedikleri kanala müdahale ediyorsunuz. Beşerler kanalı açıyor, sizden dinlemek istiyor lakin ekran karanlık. Bu, direkt halkın haber alma hakkına, en temel özgürlük alanlarından birine müdahaledir. Bir kere daha bu durumu kınıyoruz” tabirini kullandı.
RTÜK’ün kararıyla 9 Temmuz Çarşamba günü yayını 10 gün müddetle durdurulan Sözcü TV, bu gece 00.01’de tekrar yayına başladı. CHP Lideri Özel, Sözcü TV’nin yayına başlaması üzerine şu açıklamayı yaptı:
“10 gün boyunca Sözcü TV’nin kapalı olması, Türkiye demokrasisi açısından bir utançtır. Bir televizyonu kapattığınızda yalnızca o kanalın muhabirine, çalışanına ya da işverenine ceza vermiyorsunuz; halkın haberi almak istedikleri kanala müdahale ediyorsunuz. Beşerler kanalı açıyor, sizden dinlemek istiyor ancak ekran karanlık. Bu, direkt halkın haber alma hakkına, en temel özgürlük alanlarından birine müdahaledir. Bir defa daha bu durumu kınıyoruz.
“SÖZCÜ TV’Yİ KUTLUYORUZ”
Sözcü TV’yi kutluyoruz. 10 günlük kapalı olduğu müddet boyunca yayın yapamamasına karşın, tüm siyasi gelişmeleri takip etti. Muhabirler haber yaptı, internet üzerinden yazanlar oldu. Yayınlanmayacağını bilmelerine karşın kameramanlar görüntüler çekti. ‘Biz RTÜK kararına teslim olmadık, ayaktayız, alandayız, işimizin başındayız’ dediler. Bu, çok değerli bir irade beyanıdır.
Esas tehlike ise şudur: Şayet bir sefer daha bu bahiste ceza alınırsa, bu sefer lisansın büsbütün iptal edilme riski doğacak. Yani televizyonun kalıcı olarak kapatılması kelam konusu olacak. Bu son derece tehlikeli ve tehditkar bir tavırdır. Bir düşünün; iktidarı öven onlarca kanal var. Merkez medya esasen iktidarı eleştirmekten kaçınıyor. Yandaş medya sabahtan akşama kadar iktidarı övüyor. Devletin kamu yayıncılığı yapsın diye kurduğu TRT, iktidarın televizyonu üzere, bir partinin özel kanalı üzere çalışıyor. Yalnızca iki ya da üç kanal fırsat buldukça muhalefetin sesini duyurmaya çalışıyor; işte bu yayınlar da cezalandırılıyor.
Sözcü TV, Saraçhane’yi yayınladığı için ceza verdiler. Meğer Saraçhane’yi yayınlamamak gazetecilik açısından bir ayıptır. O imgelere duyarsız kalan televizyonlar, yıllar geçtikten sonra bu hallerini savunamayacaklar.
Nasıl ki Seyahat olaylarında penguen simge olduysa, Saraçhane de bir simgedir. Dünyada Türkiye’nin ismini bilmeyip İstanbul’un ismini bilen milyarlarca insan var. İstanbul üzere bir kentte, üç sefer üst üste seçilmiş bir belediye liderine yönelik bir taarruz var. Diploması iptal ediliyor, sabah konutundan gözaltına alınıyor, akabinde Silivri’ye hapsediliyor. Birinci gün 110 bin, dördüncü gece ise 1 milyon 200 bin kişi Saraçhane Meydanı’nı dolduruyor. Ve bu olayı haber yapmak cürüm sayılıyor.
Bunu görmemek gazetecilik mesleğini inkar etmektir. Bu, televizyonculuk yapmamak demektir. Lakin görmeyenler, görmedikleriyle kalıyor; görenlere ise ceza veriliyor. Bu son derece ayıplı bir durumdur. Biz, bu on gün boyunca Sözcü TV’yi özledik. Sözcü TV’ye kavuştuğumuz için çok memnunuz. Bundan sonra da kesintisiz halde özgür gazetecilik yapmasını diliyoruz. Tüm Sözcü TV çalışanlarına ve emek veren herkese bir sefer daha geçmiş olsun diyor, tekrar beğenilen geldiniz diyoruz.”
