İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği’ne sunulan dilekçede, tutuklamaya münasebet gösterilen argümanların somut kanıtlardan mahrum olduğu ve Karalar’ı suçlayan Baki Nugay’ın sözündeki çelişkilere vurgu yapıldı. Dilekçede, Baki Nugay’ın tezlerini çürütmek emeliyle birçok doküman ve bilgi yer aldı.“Zeydan Karalar ile görüştüğüne dair maddi kanıt yok”
Dilekçede şu tabirlere yer verildi: “Soruşturma kapsamında müvekkilimize yöneltilen sorulara nazaran kendisi ile ilgili tez, sadece Baki Nugay isimli şahsın soyut iftiralarına dayanmaktadır. Bu şahsın sözünün müvekkilimizle ilgili kısmı ise sırf, ‘Seyhan Belediyesinin çöp toplama, paklık işini Barka ile birlikte Abayrak isimli firma ortak olarak almıştı. Tekrar işi aldıktan sonra o dönem Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar ile şahsen ben görüştüm. Zeydan Karalar bana tertipli ödeme alabilmemiz için her ay muhakkak bir ölçünün kendilerine ödenmesi gerektiğini ve bu süreci paklık işleri müdürü Özcan Zenger ile yürütmemiz gerektiğini belirtti. Talebini kabul etmememiz halinde ödemelerimizi geciktireceklerini biliyordum. Teklifini kabul etmek zorunda kaldım’ halindedir.”
Şahıs, tabirinde bu görüşmenin ne vakit, nerede, kimlerin nezaretinde yapıldığı üzere somut hiçbir bilgi vermediğine dikkat çekilen dilekçede, soruşturma kapsamında sözü alınan başka bireylerin de hiçbiri bu türlü bir görüşmeye şahit olduklarından kelam etmemiş, bu görüşme argümanına yönelik maddi bir kanıt de gösterilememiştir” dendi.
“KARALAR, BAKİ NUGAY’I MÜTEAHHİT OLARAK BİLİYORDU”
Karalar’ın sözlerinde Baki Nugay’ı müteahhit olarak bildiğini, seçimi kazanmasının akabinde Nugay’ın kendisi ile görüşmek istediğini öğrendiğini, görüşme talep eden her müteahhitle olduğu üzere kendisi ile de görüştüğünü lakin bu görüşmede katiyetle bu türlü bir konuşmanın gerçekleşmediğini belirtildi.
SAĞLIK SIKINTILARINA DİKKAT ÇEKİLDİ
Avukatları, Karalar’ın tutuklululuğunun ise ölçüsüz olduğunu belirterek,
“Bu açıdan bakıldığında müvekkilimiz Zeydan Karalar’ın Türkiye’nin en büyük vilayetlerinden birinin büyükşehir belediye başkanı olduğu ve hiçbir sabıkasının bulunmadığı açıktır. Müvekkilimiz hakkındaki isnadın büsbütün iftira niteliğindeki soyut beyanlara dayanan bir savdan ibaret olduğu, 67 yaşında olan, pek çok sıhhat sorunu bulunan ve tutukluluk sebebiyle pek çok sıhhat sıkıntısıyla müsabakası mümkün olan müvekkilimiz hakkında ayrıca pek çok müdafaa önlemine hükmedilebilmesi mümkünken tutuklanmasına karar verilmesinin ölçülü olamayacağı, aslında kanun koyucunun da bu üzere durumları göz önünde bulundurarak CMK m.109’da tutuklama yerine, pek çok farklı isimli denetim yükümlülüğüne hükmedilebileceğini öngördüğü, bu açıdan işin değerinin hükmedilen önlemle ölçüsüz olduğu açıktır” sözlerini kullandı.
