Hakem Kurulu’nun kararına nazaran, memur ve memur emeklilerine 2026’nın birinci yarısında yüzde 11, ikinci yarısında yüzde 7; 2027’nin birinci yarısında yüzde 5, ikinci yarısında ise yüzde 4 oranında artırım yapılacak. Bu oranlara kamu çalışanları ve emeklilerden sert yansılar gelirken, Taşcıer de yaptığı yazılı açıklamayla süreci topyekûn eleştirdi.
CHP’li Taşcıer, Hakem Kurulu’ndan çekildiklerini açıklayan Memur-Sen ve Kamu-Sen’e “geç kalınmış bir manevra” tenkidinde bulunarak, “En başından beri uyardık. Bu masa tahlil yeri değil, bu konsey meşruiyeti tartışmalı bir yapı. Konsey toplantılarına katılmak, iktidarın oyununa ortak olmaktır” dedi.
CHP olarak sürece başından beri eleştirel yaklaştıklarını vurgulayan Taşcıer, her iki konfederasyondan da görüşme talep ettiklerini fakat cevap alamadıklarını söyledi. “Onlar Hakem Şurası’na üye göndererek bu nizamı yasallaştırdı. Bugün masadan çekilmek, bu yanılgıyı telafi etmeye yetmez” tabirlerini kullandı.
Taşcıer açıklamasında, kamu işçilerinin karşı karşıya bırakıldığı düşük artırım oranlarının sorumluluğunun sadece iktidara ilişkin olmadığını belirtti. “Bu sefalet sisteminin üç faili var: İktidar, Hakem Kurulu ve o Kurul’a üye gönderen konfederasyonlar. Her biri, 6,5 milyon kamu çalışanının hakkını gasp etmiştir” dedi.
Hakem Kurulu’nun yapısını da eleştiren Taşcıer, heyetin tarafsızlıktan uzak, yargı kontrolüne kapalı bir sistem olduğunu hatırlattı. “Bunun adil bir toplu kontrat süreci olmadığı açık. Anayasa’da tanınan toplu kontrat hakkı, uygulamada fiilen yok sayılıyor” ifadelerini kullandı.
Hakem Kurulu kararının kamu işçileri için bir “sefalet dayatması” olduğunu belirten Taşcıer, bu kararın siyasi sonuçları olacağını vurguladı:
“Milyonlara sadaka verir üzere artırım dayatmak, toplumsal adaletle uyuşmaz. Bu karara imza atanlar, bu vicdan yükünün altından kalkamayacak. Birinci seçimde bu sorumluluğun altında yok olup gitmeye mahkûmdurlar.”
CHP’li Taşcıer, son olarak, memurların gerçek kazanımlar elde edebilmesi için sendikal hakların tekrar düzenlenmesi, Hakem Kurulu’nun demokratikleştirilmesi ve TBMM’nin devreye girmesi gerektiğini belirtti.
