1992 yılında Abu Dabi’nin 170 kilometre güneybatısındaki Sir Bani Yas Adası’nda dokuz küçük avlulu konut kazılmıştı. Birebir bölgede yedinci ve sekizinci yüzyıllara tarihlenen bir kilise ve manastır da bulunmuştu. Fakat bu konutların manastırla direkt kontaklı olup olmadığı belirsizliğini koruyordu.
BELİRSİZLİK SONLANDI
Bu yıl arkeologlar, Sir Bani Yas’a geri dönerek kazılara devam etti. Bir meskenin avlusunda yapılan hafriyatta, yaklaşık 30 cm uzunluğunda, alçıdan yapılmış bir Hristiyan haçı halinde plaka bulundu.
Abu Dabi Kültür ve Turizm Departmanı’ndan arkeolog Maria Gajewska, bu keşfin akabinde “Bu konutların bir Hristiyan yerleşiminin modülü olduğunu artık kanıtlamış olduk” dedi. Gajewska, büyük olasılıkla kıdemli keşişlerin bu konutlarda inzivaya çekilerek dua ettiğini, akabinde manastırda başka keşişlerle buluştuklarını belirtti.
MÜSLÜMANLAR VE HRİSTİYANLAR BİRLİKTE YAŞAMIŞ
Abu Dabi Medya Ofisi’nden yapılan açıklamaya nazaran, Sir Bani Yas bu devirde bölgedeki tek Hristiyan ibadet yeri değildi. Hristiyanlık, İslam’ın yükselişinden evvel, dördüncü ile altıncı yüzyıllar ortasında Basra Körfezi etrafında yayılmıştı.
Yedinci yüzyıldan itibaren adada Müslümanlar ve Hristiyanlar birlikte yaşamış; manastır ise sekizinci yüzyılda terk edilmiştir.
KAZILAR SÜRECEK
Hager Hasan Almenhali, hafriyatın sırf dinî değil, adadaki hayat biçimini ve etrafla olan bağları de aydınlattığını vurguladı. Almenhali, hafriyatın “adanın sakinleri ile etraf bölgeler ortasındaki bağları daha güzel anlamamıza yardımcı olduğunu” söyledi.
Arkeologlar, avlulu konutlar üzerindeki çalışmalarını sürdürmeyi planlıyor. Sir Bani Yas’taki kilise ve manastır alanı ise şu anda ziyarete açık.
